25 Şubat 2016 Perşembe

Umut...

          Umut...
          Ne güzel bir kelime değil mi?
          Aheste, aheste bakarken gözlerine,
          Bir umuttur ki sardı beni,
          Anka kuşu gibi kül olana dek yaktı, yaktı ve yaktı...
          Taaaa  yıldızlara kadar uçtum bilir musun?
          O parlak yıldızlardan bile baktım gözlerine
          O kadar umut doluydu ki,
          İşte o umut benim nefes almama sebep,
          O gözler bu sefil hayatı çekmeme sebep
          Bilir musun?
          Elebette bilmiyorsun.
          Nereden bileceksin şu sefil Ankayı.

          Usul usul kayıyor Ankara ellerimden
          Ve sen yoksun
          Umudum yok yıldızlar da yok ve hatta
          Hiçbir şey yok
          Biliyor musun sevgilim?
          Hiçbir şey yok...


    Canım bir şiirle başlamak istedi.Aslında düzyazı ile oyalandım fakat uygun kelimeler bir şekilde çıkmadı diyebilirim.Umut ve aşk.Bende ikiside derin bir ilişki içerisinde olmuştur hep.Nedense çok zor zamanlarımda bile ruhumun bir köşesinde aşk varsa beni motive eder.Bana umut verir, güç verir; yani çok işlevsel bir şey bu aşk.Ama çok da melen bir şey be.Yani karşılığı yoksa ve takıntı haline gelmeye başladıysa, patolojikleşmeye başlamışsa vayki haline.
     Umut diyordum.Umut yoksa yaşama hevesin yok, nefes almaya takadin yok, duvardaki tabloya bakıp ondan zevk almaya, taşraya gidip oradaki bok kokusunu çekmeye de, arabanın lastiğini değiştirmeye de... Yani umut hayat demek.Umudu kalmayan insan olur mu?Bu soruyu kendime pek çok kez sordum.Evet umudu kalmayan insanlar var.Bu insanlar hergün sokaklarda görmüş olduğunuz Suriyeli mülteciler değil eğer umutları kalmamış olsaydı çocukları için kendileri için mücadele etmezlerdi.Ya da varoşlar, çingeneler kısaca hayatın dışladığı kesim değil.Asıl umutsuz olan mücadeleyi bırakmış olandır.Ne olursa olsun mücadelesi bırakmayın günleriniz umutla dolu olsun...











         

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder