24 Mart 2016 Perşembe

-WW2- İkinci Dünya Savaşı Konulu Filmler

      
             İkinci Dünya savaşı, dünyanın dengelerini alt üst etmiş, insanoğlunun gelmiş geçmiş en büyük, en kanlı savaşıdır. Bu savaşla birlikte  soğuk savaş başlamış, dünya kutuplaşmış ve insanoğlunun en kansız ama en gergin 50 yılı yaşanmıştır. Sadece siyasi değil bilimsel pek çok getirisi de olmuştur. Her ne kadar midemi bulandırsa da Nazilerin insanlar üzerinde yaptığı deneyler tıp dünyası için önemli bulgular vermiştir. Sivil havacılık gelişmiş. Savaşmak için dünyanın pek çok yerini gezen askerlerle birlikte turizm önemli bir değer oldu. Ve daha sayılamayacak pek çok şey getirdi. Tabi bununla birlikte atom bombası, iki kutuplu bir Dünya'da doğurdu. Ve daha nice sorun. Ardından  en fazla film yapılan savaş ikinci dünya savaşıdır zannımca. Öyleyse filmlere başlayabiliriz.
                                                  1) THE IMITATION GAME (2015)
        Yönetmenliğini Morten Tydum'un yaptığı The Imitation Game'de, Britanyalı matematikçi Alan Turing'in hayatını konu aldığı da söylenebilir. Alan Turing 2.Dünya savaşı sırasında bir grup bilim adamıyla  Almanların şifreleme yaparken kullandığı Enigma'nın şifresini çözmek için mücadele
ediyor. Fakat  nev-i şahsına münhasır biri olan Turing, katlanılması da zor olan bir kişiliktir. Aynı zamanda toplumdan saklaması gereken özel bir durumu olan Turing için hayat zordur. Turing'in yaptığı çalışmalar sayesinde bilgisayarın temelleri atılır. Bu yazıyı okurken Turing'e katkılarından dolayı minnettarlığımızı tekrar dile getirelim.
                                                 2) FLAMMEN & CITRONEN (2008)
 
        Yönetmenliğini Ole Chiristian Madsen'in yaptığı, Nazi işgaline karşı Danimarkalı direnişçiler arasında önemli görevler yaparak efsaneleşmiş, beraber çalışan  Ateş ve Limon kod adlı iki direnişçinin hayatının konu alıyor. Filmin sonuna kadar entrikalar dönüyor, ateşli aşklar ve parçalanmış aile hayatları sergileniyor. Filmde ağdalı bir ajitasyondan kaçınılmış olması, fena değil ama bana göre 2. dünya savaşına en nesnel gözle Almanlar bakıyor. İğneyi kendilerine çuvaldızı savaştıkları ülkelere batırıyorlar. Flammen & Citronen'de abartılmış sahneler yok değil. Ateş'in öldüğü sahne çok abartılmış. İzlerken ya bu Alman askerleri salak olmalı ya da bu adamlar süper kahraman dediğiniz oluyor. Tabi bu eleştirilerim Amerikan yapımı filmlerdeki kahramanlıkların esamesi olamaz, o da ayrı. Bütün bunlara rağmen ayakları yerden belki de bir karış havada ve sizi kopmadan sürükleyen bir film bulacaksınız.



                                                          3) ATONEMENT (2007)




        Joe Wright'ın yönettiği filmde, ikinci dünya savaşını odağında bulamayacağız belki ama bahsettiğim savaşın getirdikleri götürdükleri filmde çok iyi işleniyor. Kıskançlığımız uğruna söylediğimiz küçücük bir yalan hayatımızdan neler götürür. Hele bir de dünyanın gördüğü en büyük savaşın başlamasına az kalmışsa. Peki bu pişmanlığımızı telafi mümkün müdür? Savaşı sıcağı sıcağına hissetmesekte, hayatları nasıl etkilediğini pekala fark edeceğiz. İyi seyirler.



                                                    5) BAND OF BROTHERS (2001)






        Stephen Ambrosse tarafından yazılan Band of Brothers adlı romandan uyarlanan mizi dizi.Her bölümü film kalitesindedir. Bununla beraber mini dizi gibi bütün bölümler birbirini takip etmeyebiliyor. Her bölümde farklı olaylar, kahramanlar karşımıza çıkabiliyor.  Captain Winter karakterini canlandıran Damian Lewis'in fevkalade bir performans göstermiştir. Tabi klasik Amerikan filmlerinde olan kahraman yaratma ve yaratılanlar üzerinden Amerikan propagandası yapma muhabbeti burada da bol miktarda var. Fakat buna rağmen ikinci dünya savaşı ile  ilgili kaliteli yapımlar arasındadır.


                                                     6) BEYAZLAR İÇİNDE  (2012)


 


            Petter Naes'in yönetiği filmde, beni etkiledi doğrusu. Savaşı çıkaranlar ve onların etkilediği insanlar, savaştığı kişileri tanımazlar. Sadece inandıkları  bir idealleri vardır ve onun için ölürler. Savaştaki düşmanlarını belki de hiç tanımamışlardır. Ve tanıyamayacaklardır da. Fakat düşmanınızla bir şekilde karşılaşırsanız ve onu esir ederseniz ve daha sonra siz ona esir olursanız neler hissederdiniz? Savaşa katılan herkesin farklı gerekçeleri olur. Kimisi idealleri uğruna kimisi ise kaçmak için katılmıştır savaşa. Bir suçlu olduğu için değildir bu kaçış, Esasından insanlardan kaçmak için bir bahanedir. bütün bunları işleyen bir film olması beni etkilemişti doğrusu. Filmi izlemenizi ve insanlara çabuk düşman olmamanızı temenni ederim.


                                                              7)  PIERREPOINT ( 2005)





           Britanyalı cellat Albert Pierrepoint'in hayatını konu alan filmde, İkinci dünya savaşı sonrası yargılanan ve suçlu bulunan Nazi savaş suçlularının idam etme görevini yerine getiren ve bu işi dönemine göre en iyi şekilde yapan Pierrepoint'in kimliğinin ifşa edilmesi sonrasında idam karşıtı gruplar tarafından hedefe oturtulması işlenmekte. Yönetmenliğini Adrian Shergold yapmakta.



                                                                  8) NAPOLA (2004)





         Elite Für Den Führer yani Führer'in elitleri ikinci dünya savaşı öncesinde,  Hitler gençliğinden oluşturulacak özel birliklerin savaş sonrasındaki Alman hayat sahasındaki yöneticileri oluşturacak.Bunun için pek çok okul açılır ve farklı konularda yetenekleri olan gençlerin bir sınavla bu okula kabul edilmesi sağlanır. Boksla uğraşan bir Alman genci bir maç sırasında dikkat çeker ve bu okula davet edilir. Babasının karşı çıkmasına karşın okula gitmek ister ve sonrasında faşizmin soğuk yüzü ile karşılaşır. Filmin yönetmeni Denniz Gansel.


                                                                 9) HABERMANN (2010)





         Savaşla birlikte insanların içindeki kötülük ortaya çıkar. Bir melek bir şeytana dahi dönüşebilir. İnsanların güçlüden yana olan tavrı kendi içindeki farklılıkları da boğup yok etmesine sebeptir. Savaşın akışına göre tavır alan bir kasaba halkı ve ikiyüzlülüğün, kibrin insanda yarattığı vahşilik betimlenmiş.Filmin Alman-Çek yapımı olması ve verdiği mesajlar da ayrıca önemli. Çünkü Alman yapımı ikinci dünya savaşı filmleri daha nesnel olabiliyor. Ayrıca verdiği mesaj tek suçlu biz değiliz bizimle hareket eden pek çok Avrupalı da oldu yönünde.Açıkçası çok da yanlış bir düşünce sayılmaz.Çünkü Polonya'nın, Çek cumhuriyetinin, Romanya'nın  ve daha pek çok Avrupa ülkesinin işgali esnasında Almanlarla işbirliği yapıp ülkelerindeki Yahudilere karşı temizlik yapmış ülkeler vardır. Bütün bunlar doğrultusunda sadece Almanya'daki Nazizmin değil Avrupa'da yapılan ırkçılığın yargılanması çok daha doğru bir savdır.Filmin yönetmeni ise Juraj Herz.


                                                               10) INDIGENES (2006)








           Sömürgeci ülkeler işgal ettikleri ülkelerin sadece yeraltı kaynaklarını sömürmez.Bununla birlikte insan gücünü de sömürür.Yaptığı savaşlarda kullanır.Ve daha sonra bu insanları bir tuvalet kağıdı gibi buruşturup bir kenara atar. Fransa'nın Afrikalı askerlerden oluşan birliği ve bu askerlerin askeri başarılarının konu alındığı filmde, Fransız ordusunda yapılan ırkçılığa da vurgu yapılmakta.Fransa ikinci dünya savaşında kullandığı Afrika kökenli gazilere, gazilik maaşı dahi ödemeyen bir ülke. Filmin yönetmeni Rachid Bouchareb.



                                                     11) LETTERS FROM IWO JIMA (2006)




           Amerikan filmlerinde alıştığımız, çekik gözlü sarı maymunlar yok burada. İmparatora, ülkesine ve kültürüne bağlı bir ordu var. Bilerek ölüme giden Japon askerleri var. Kültürlerin insanları nasıl etkilediğini burada pek ala da görebiliyoruz.Japonların kendi kültürlerine ölümüne bağlı  olmaları her zaman saygı duyduğum bir olaydır. Filmde bir süre Amerika'da bulunup askeri ilişkileri bulunan Japon subayı Japonya'nın neden savaşı kaybettiğini bir anlamda temsil ediyor.Çünkü batılı tarzda düşünen bu subay geleneksel Japon kültürüne karşı bir tavır alıyor. Fakat insanları alıştığı değerlerden, kültürden farklı düşünmeye sevk etmek biraz güç olabiliyor.Filmin yönetmeni Clent Eastwood. 



                                                                        12) KATYN (2007)



           Almanyayla birlikte Sovyetlerin Polonyayı işgal etmesiyle, Sovyetlerin yaptığı en büyük katliamlardan olan Katyn katliamında on binlerce Polonyalı subay öldürülür. Emir Stalin tarafından verilmiştir ve hemen uygulanır. Katyn'de yapılan katliam uzunca bir süre ailelerden saklanmaya çalışılsa da gerçek ortaya çıkar fakat Polonya sosyalizmin egemenliği altında olduğu için kendi evlatlarına sahip çıkamaz. Sovyetlerin Polonyayı ilhak etmek için önünde gördüğü en büyük engel olan Polonya ordusunu bu şekilde yom etmesi savaş sonrası işini kolaylaştırmıştır.Filmde Katyn'de ölen on binlerce askerin dramı anlatılmakta.Ve Sovyetlerle birlikte olan pek çok Polonyalı'da bu katliamı görmezden gelerek bu suça ortak olur. Filmin yönetmeni Andrzej Wajda.



                                                                  13)THE  BOOK THIEF (2013)

 
               Yahudi olan bir ailenin çocuğu olan kitap hırsızını, annesi hayatını kurtarmak için çocukları olmayan Alman bir ailenin yanına verir. Yaşadığı mahallede Rudy ile arkadaşlık kurar. Bir süre sonra yaşadığı eve beklenmedik biri gelir. Ve olaylar bundan sonra gelişir. Evde saklanan kişi tabi ki de bir Yahudidir. Kitap hırsızının yeni annesi çamaşır yıkayarak para kazanır. Bölge deki Nazi parti sorumlusunun evinin çamaşırlarını da yıkamaktadır. Bu yıkananan çamaşırları götüren kitap hırsızı, evin hanımıyla dostluk kurar. Ve evin kütüphanesini istediği zaman kullanma sözü alır. Fakat durumdan hoşnut olmayan parti sorumlusu karısını eleştirir. Bu kütüphaneden kitap çalarak, filmimize ismini de vermiş oluyor. Film Kitap hırsızı filminden uyarlama. Filmin yönetmeni ise Markus Zuzak

 
                                                   14) SOPHIE SCHOLL THE LETZEN TAGE (2003)



         Nazizmin en katı şekilde kendini gösterdiği savaş yıllarında dahi bundan hoşlanmayan ve hatta tenkit edebilen Alman gençlerinin olması herhalde Nazizme karşı olan Almanların bugün bile övündüğü bir durumdur. Sophie Scholl ve arkadaşları Nazizmi ve Hitler'i eleştiren bazı yayınları üniversitede dağıtırlar fakat olayın görgü tanıkları tarafından ihbar edilmeleri sonucunda yakalanıp uzun bir sorgu sürecinden geçirilirler. Adil olmayan bir yargılama süreci sonucunda suçlu bulunurlar. Gerçek sorgu kayıtlarından uyarlanan filmin yönetmeni Marc Rothemund.
 
 
                                      15) SAVING PRIVATE RYAN (1998)


 
       Kaç defa izlediğimi hatırlayamadığım, eşsiz bir filmdir. Tom Hanks'in muhteşem oyunculuğuyla birleşince tabi ki de tadından yenmiyor. Filmi izlerken siz de savaş, ölüm e kahramanlık üzerine düşüneceğinize eminim. Tabi sadece filmi izleyip daha sonra da düşünebilirsiniz :) Fakat filmin sonunda şu soruyu sormadan edemedim, ben olsaydım ne yapardım? Yani er James Francis Ryan'ı kurtarma görevi bana verilseydi ne yapardım? Ryan'ın bütün kardeşleri savaşın bir cephesinde ölmüştür. Ryan'da Fransa'da bir yerlerde kayıptır fakat akıbeti konusunda bir bilgi yoktur. Ordu bu durumu fark ettiğinde bir kurtarma operasyonu yapmaya karar verir ve bir manga askerle yübaşı bu göreve atanır. Sonrasında görevi üstlenen askerler bu durumu sorgulamaya başlar. Bir asker için bir manga askerin tehlikeye atılması ne kadar doğrudur? Filmin yönetmeni ise Steven Stelberg.



                                                                    16)FEMALE AGENTS (2008)




                      İkinci dünya savaşı sırasında en çok acıyı kadınlar çekmiştir. Erkekler sadece savaşır. Silahlarıyla, tanklarıyla, uçaklarıyla, toplarıyla birbirlerini öldürüp dururlar. Fakat kadınlar bütün bu savaş malzemelerini üretir, yiyecek üretir, giysi üretir, bütün bunlar yetmezmiş gibi savaşa dahil dahi olmuşlardır. Hem asker olarak hem de casusluk ve özel operasyonlarda faaliyet göstermişlerdir. Bu filmde özel olarak seçilen bir kadın birliğinin Fransa'da Nazilere karşı yürüttüğü operasyonlar anlatılıyor. Kadınların istediği takdirde ne kadar tehlikeli olabileceği filmde çarpıcı bir şekilde ortaya konmuş. Jean-Paul Salome ise filmin yönetmeni.



                                                           17) THE MONUMENTS MEN (2014)

 



          Savaşlar yalnızca canlıları öldürmekle kalmıyor, insanlığın kültürel mirası olan eserlerde yok ediliyor çalınıyor veya bir şekilde yok oluyor. İkinci dünya savaşı yaşanırken bu durumu fark eden bir grup sanatçı Amerikan Başkanının desteğiyle bu duruma son vermek ya da etkilerini azaltıp, savaş sonrası için sanat eserlerini korumaya karar veriri ve kıta Avrupasına yollanırlar. Ve burada Nazilere karşı bir sanat savaşı başlar. Filmin yönetmeni Matt Damaron.

               
                                                                  18) U-571 (2000)



      Denizaltılar ikinci dünya savaşında çok önemli bir konumdadır. Çünkü Almanlar denizde üstünlüğü kaybedince savaşta da yenilmeye başlar. Deniz ikmal yolları için önemlidir. Bunu bilen müttefik kuvvetler, bu uğurda önemli uğraşlarla denizde üstünlük sağlamayı başarır. Filmde Almanların şifreleyicisini çalmakla görevlendirilmiş bir Amerikan denizaltısında yaşananlar anlatılıyor. Şifreliyiciyi çalmaya çalışan denizaltı bir baskın sonucu batar ve kurtulan mürettebat görevi yerine getirmeye çalışır. Filmin yönetmeni Jonathan Moshow.


                                         19) UNSERE MUTTER UNSERE VATER (2013)



             Alman yapımı filmin yönetmeni Philipp Kadelbach. Filmde ikinci dünya savaşına Almanya'nın gözüyle bakılıyor. Yapılan yanlışlar kabullenildikten sonra adeta düşman ülkelere de sizin de günahınız çoktu mesajı veriyor. Filmde Fieldheim'ın şu sözü çok güzeldir ''Savaş içimizdeki kötülükleri ortaya çıkarıyor.'' kendisinin  de savaştıkça yaşadığı değişimi gördükçe adete ona hak vereceksiniz.

 

                                                                       20) FURY (2014)
 
 
          Amerikan kovboyları Avrupa istilasında. Sinek avlar gibi Alman avlıyorlar. Doğrusu bu kadar büyük bütçeye, kadroya rağmen izlemezseniz de bir şey kaybetmeyeceğiniz bir film. Kahraman Amerikan askerleri tarzında filmleri sevmiyorum. Çünkü savaşta kahraman yoktur. Hayatta kalanlar ve ölenler vardır. Kahramanlık hikayeleri sadece toplumu etkilemek için yapılır. Amerikalıların yaptığı neredeyse tüm ikinci dünya savaşı filmlerinde de bu var. Sürekli kahraman yaratıp Yahudi kurtarıyorlar. Filmin yönetmeni ise David Ayer.
 

                                                        21) THE PACIFIC (2010)
 
 
 
          Pasifik'te savaşan  Amerikan askerleri anısına yapılmış olan on bölümlük mini dizi. Amerika'da Pasifikte savaşanları bir dışlama var. Sanki orada ne yaptınız siz havası hakim? Nedendir bilmiyorum, orada savaşanları sanki fasulyeden sayıyorlar :) Lakin filmde güzel bulduğum noktalardan biri savaşa gitmeye çok istekli olan gençlerin savaştan sonra hayata küsmüş olmaları ve bunun da işlenmiş olması idi. Kahramanlık hikayeleri her Amerikan filminde olduğu gibi bunda da vardı elbette ama savaşın getirdiği yaralar da işlenmişti diyebilirim.
 
 
 
 
 
 
 
          
 
 
 


























Hiç yorum yok :

Yorum Gönder